“`html
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Milli Savunma Politikaları’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, 2025 yılı Yüksek Askerî Şura (YAŞ) toplantısı öncesinde kritik değerlendirmelerde bulundu. FETÖ bağlantılı kişilerin harp akademilerine girişlerinin engellenmesi ve sonrasında ortaya çıkan kurmay subay eksikliği üzerinde duran Bağcıoğlu, “Hükümet, ‘kurmay subay bulunmuyor’ derken, yüzlerce Atatürkçü subayı gerekçe göstermeden emekli ediyor. Bu durum, sorunun çözümüne değil, daha da derinleşmesine yol açmaktadır” şeklinde konuştu.
Bağcıoğlu, YAŞ toplantısı öncesi, “Terfiler, sadece liyakat ve ehliyet sahibi, aynı zamanda milletin güvenini kazanmış subaylar arasından verilmelidir. Siyasi motivasyonlarla yapılacak kararların geçmişte olduğu gibi tekrarlanmaması gerektiğini umuyorum” mesajını verdi.
TIKLAYIN – Tolga Şardan yazdı: YAŞ öncesinde TSK’da dikkat çeken görevden alma!
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) geleceğini şekillendirecek olan terfi ve emeklilik kararlarının, her yıl olduğu gibi bu yıl da liyakat ve yetkinlik esasına göre gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Bağcıoğlu, yazılı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Ülkemizin çevresi adeta bir ateş çemberi. Kuzeyde bir savaş sürerken, güneyde belirsizlik hâkim. Böyle bir ortamda, daha güçlü ve nitelikli bir TSK’ya olan ihtiyaç her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır.
Bu koşullar altında, TSK’ya duyulan güvenin ciddi bir erozyona uğradığını gözlemliyoruz. Geçmişte %85-90 civarında olan güven oranı, günümüzde %20’lere gerilemiştir.”
“TSK’yı siyasete çekmek, geçmişten alınan acı derslerle çelişiyor”
Bağcıoğlu, bu güven erozyonunun önemli nedenlerinden birinin YAŞ kararlarında ve diğer uygulamalarda artan siyasi etkiler olduğunu belirtiyor. TSK’yı siyasete çekmek, tarihsel ve toplumsal hafızaya ters bir hareket olduğu uyarısında bulundu. Bağcıoğlu, şöyle devam etti:
“Özellikle birkaç yıl önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na atanan bir generalin FETÖ ile bağlantılı çıkması sonrasında, Kara Kuvvetleri’nde görevde bulunan başka bir generalin de FETÖ şüphesiyle görevlendirilmesi dikkat çekmektedir. Bu generalleri kimlerin terfi listelerine dâhil ettiğinin ve karar mekanizmasını yanıltan unsurların tespit edilmesi elzemdir.
2025 YAŞ toplantısı, TBMM’ye sunulduktan sonra Resmî Gazete’de yayımlanan ve yürürlüğe giren 926 sayılı TSK Personel Kanunu’nun değişikliklerinin ilk defa uygulanacağı bir olağanüstü toplantı olacaktır. CHP olarak, bu düzenlemelere yönelik eleştirilerimizi hukuk, askeri gereklilikler ve siyasetin TSK’ya müdahale etmemesi temelinde daha komisyonda, Meclis’te ve kamuoyuna açıkça dile getirdik.
Söz konusu değişikliklerin; General ve Amiral terfileri, Kuvvet Komutanları’nın yaş haddinin artırılması, görev sürelerinin uzatılması gibi konularda kişiye özel ve siyasi motivasyonlarla yapılmış düzenlemeler olduğu algısının doğduğunu belirten Bağcıoğlu şu görüşleri paylaştı:
“Bu değişikliklerin içeriği ve gerekçeleri ciddi şüpheler barındırmaktadır. Özellikle bu YAŞ toplantısında, söz konusu düzenlemelerin kimler için yapıldığı daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Yapılan değişikliklerle; Kuvvet Komutanları’nın yaş hadlerinin 65’ten 67’ye, Cumhurbaşkanı onayıyla 72’ye kadar artırılması, Hava Kuvvetleri’nde ‘pilot’, Deniz Kuvvetleri’nde ‘güverte/deniz sınıfı’ olma şartının kaldırılması gibi hususlar, kurumsal yapıyı zayıflatarak, liyakat yerine kişiye özel düzenlemelere yol açtığı izlenimini vermektedir.”
“Kanun teklifleri TBMM denetiminden kaçırılmıştır”
Bağcıoğlu, TBMM’de yürütülen süreçle ilgili önemli hususlara değindi:
“Kanun teklifleri oldukça dikkat çekici bir şekilde; TBMM Milli Savunma Komisyonu yerine, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda incelenmiştir. Yapılan bilgi talepleri göz ardı edilmiş, sorulara yanıt verilememiş ve bu kanunların adeta TBMM denetiminden kaçırıldığı anlaşılmaktadır.
Yapılan düzenlemelerin gerekçeleri arasında, “FETÖ” mensuplarının harp akademilerine girişlerinin engellenmesi ve sonrasında meydana gelen kurmay subay açığı vurgulanmıştı. Bağcıoğlu, bu gerekçeleri yeterince ikna edici bulmadığını şu sözlerle ifade etti:
“15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti. Hâlâ bu mazeretlerin arkasına sığınarak yasa değişikliği yapmak inandırıcı değildir. Hükümet bir yandan ‘kurmay subay yok’ derken, diğer taraftan yüzlerce Atatürkçü subayı gerekçesiz olarak emekliye sevk etmektedir. Bu çelişki, sorunun çözümüne değil derinleşmesine sebep olmaktadır.”
“Sistematik güven erozyonu TSK’yı etkiliyor”
Bağcıoğlu, TSK içinde hissedilen geleceğe yönelik kaygı ve buna bağlı olarak yaşanan istifalara dikkat çekti:
“Disiplin hükümleri sayesinde genç subaylar, istemedikleri bir meslekten ihraç edilmek zorunda kalmaktadır. Yüksek Disiplin Kurulları, bir tehdit aracı haline gelmektedir. Bu durum, askeri kadro üzerinde derin bir travma yaratmaktadır. Her yıl YAŞ öncesi, albaylar için bir kabusa dönüşen resen emeklilik uygulaması, sistematik bir güven erozyonuna neden olmaktadır.
Emekli olan subayların geçim zorluğu içinde olduğunu, görevde bulunan personelin bu olguyu görmesi nedeniyle askerlik mesleğinde gelecek kaygısı yaşadığını belirten Bağcıoğlu, askerlik mesleğini çekici kılacak önlemlerin acil olarak alınması gerektiğini belirtti:
“Kurmaylık teşvik edilmeli, kurumsal sadakat daha da güçlendirilmelidir. Kurmay eğitimi, stratejik komuta ve karar alma yeteneklerini kazandırır. Bu eğitimi almayan kişilerin generallik kadrosuna terfi ettirilmesi, hem kurumsal kapasiteyi zayıflatır hem de kurmay-sınıf subayı ayrımını derinleştirir.
“Liyakatin göz ardı edilmesi, güveni zayıflatır”
Yankı Bağcıoğlu, son zamanlarda yaşanan felaketlerin, kurumlarda liyakat ve yeterlilik ilkesinin ihlal edilmesinin ne denli ağır sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha kanıtladığını vurguladı:
“Metan gazı nedeniyle mağarada kaybettiğimiz askerlerimiz, İskenderun’daki ve orman yangınlarında hayatını kaybeden emekçilerimiz, liyakatin ve kurumsal yeterliliğin sadece bir ideal değil, insan hayatını doğrudan ilgilendiren bir zorunluluk olduğunu göstermektedir.
Liyakat ilkesinin göz ardı edilmesi, sadece bireysel adaletsizlik yaratmakla kalmaz, aynı zamanda kurumların işleyişini de zayıflatır, kamusal güveni sarsar ve telafisi mümkün olmayan kayıplara yol açar. Bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde liyakat ilkesi son derece güçlü bir şekilde uygulanmalıdır.”
Bağcıoğlu, son olarak, YAŞ kararlarının yalnızca bireysel terfilerin ötesinde, ülkenin savunma kapasitesini belirleyen stratejik kararlar olduğunu belirterek şu dilekte bulundu:
“Yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen 2025 YAŞ kararlarının ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını umuyorum. Terfiler, liyakat ve yeterlilik sahibi, milletin güvenini kazanmış subaylar arasından gerçekleştirilmelidir. Siyasi motivasyonlarla alınacak kararların geçmişte olduğu gibi tekrar edilmemesini diliyorum.
“`
