2025 Nobel Ekonomi Ödülü, “yaratıcı yıkım yoluyla sürdürülebilir büyüme teorisine” ilişkin çalışmaları dolayısıyla Hollandalı Joel Mokyr, Fransız Philippe Aghion ve Kanadalı Peter Howitt’e verildi. Akademi, ödülün bu üç isme verilmesinin nedenini “Ekonomik büyümenin nasıl sürdürülebileceğini ve yeniliklerin bu süreçteki rolünü gösterdiler.” diye açıkladı. Nobel Ekonomi Ödülü’nün ‘ekonomik büyüme’ çalışmalarına verilmesi akıllara Türkiye’nin büyüme rakamları ve artan yoksulluk arasındaki çelişkiyi getirdi.
Resmi verilere göre Türkiye, 2025 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 4,8 büyüme oranına ulaşırken, dünya ülkeleri arasında ise zirvede yer aldı. OECD ülkelerinin ortalama büyüme oranları yüzde 1,7 olurken, Avrupa Birliği ülkelerinin ortalaması yüzde 1,5, ADB’deki artış yüzde 2 seviyelerinde oldu.
‘YARATICI YIKIM’ MODELİNE TÜRKİYE’DEN BAKIŞ
2025 Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görülen “yaratıcı yıkım” modelinde büyümenin sürdürülebilirliğine dikkat çekilirken, Türkiye’nin ekonomi politikalarını değerlendiren uzmanlar, “yaratıcı yıkım” modelinin Türkiye’de işlemediğini belirterek ekonomi yönetimini eleştiriyor.
Ekonomi yazarı Burak Köylüoğlu, “Türkiye’de yaratıcı yıkımın işlememesinin nedeni tamamen siyasi tercihlerdir. Eski firmalar korunuyor, yeni girişimler yeterince destek bulamıyor,” diyor. Ona göre, korumacı ekonomi politikaları nedeniyle “yenilikçi dönüşüm” kâğıt üzerinde kalıyor.
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nden Orhan Elmacı, Türkiye’deki büyüme stratejilerini “şirket kapitalizmine dönüş” olarak tanımlıyor. Elmacı’ya göre Türkiye, reform yerine “rötuşlarla” ilerlemeye çalışıyor; bu da uzun vadeli verimlilik artışı getirmiyor.
Ümit Akçay ve Ali Rıza Güngen, 2024’te yayımladıkları akademik makalede Türkiye’nin büyüme modelini “borç ve talep odaklı, kurumsal olarak kırılgan” diye tanımlamıştı: “Otoriter yönetimler büyüme modellerini, kurumsal alanı daraltarak sürdürüyor. Bu durumda inovasyon değil, kaynak dağıtımı belirleyici oluyor.” Yani Türkiye’de “yaratıcı yıkım” değil, “merkezden yönetilen büyüme” mekanizması işliyor.
ABD’de görev yapan Türk ekonomist Şebnem Kalemli-Özcan ise Türkiye’nin son yıllardaki büyüme stratejisini “riskli bir deney” olarak nitelendiriyor. Kalemli-Özcan’a göre Nobel’in ödüllendirdiği inovasyon temelli büyüme yerine, Türkiye “ucuz krediyle talep canlandırma” modeline saplanmış durumda.
YARATICI YIKIM NEDİR
Fransız Philippe Aghion ve Kanadalı Peter Howitt’in 1990’larda geliştirdikleri “yaratıcı yıkım” modelinde ekonominin nasıl büyüdüğünü “yeni bir şekilde” açıkladıkları belirtildi. Bu modele göre, eski firmalar ve fikirler yerini yenilerine bırakıyor, değişim bazen zorlu olsa da, yenilik ve rekabet sayesinde toplum ilerliyor.
Alman gazetesi Handelsblatt, bu teorinin “bugün bile hükümetlerin ekonomi politikalarına yön verdiğini” yazdı.
Joel Mokyr, ekonomik büyümeyi tarihsel açıdan ele aldı. Araştırmalarında, Sanayi Devrimi’nden sonra neden bazı ülkelerin kalıcı büyüme yakalayabildiğini inceledi. Ona göre, üç şey çok önemli:
- Bilim ve teknolojinin birlikte gelişmesi,
- Yeniliğe açık bir toplum,
- Usta iş gücü ve üretim becerisi.
Fransa’da yaşayan Philippe Aghion, korumacı ticaret politikalarına karşı çıkarak, “Korumacılık büyüme için zararlıdır. Avrupa yeniliğe daha fazla yatırım yapmalı” dedi.
Nobel Komitesi üyesi Kerstin Enflo, ödülün anlamını “Bu üç isim bize ilerlemenin kendiliğinden gelmediğini, sürekli yenilik ve çaba gerektirdiğini hatırlatıyor.” diye ifade etti.